Antibiyotik Kıyameti
Bu yazıyı 2 dakikada okuyarak kıyameti durduran kişi olabilirsiniz.
Yıl 2050, günde milyonlarca insan basit enfeksiyonlardan, kağıt kesiklerinden, ellerine basit bir iğne batmasından dahası küçük ev kazalarından dolayı hayatını kaybediyor. Nüfus hızla azalıyor. Gerekçe mi? Artık kullanabileceğimiz antibiyotikler kalmamış, bakteri imparatorluğu direne direne kazanmış.
Bu senaryo size çok uzak gelmesin. Zira her başımız, dişimiz ağrıdığında, basit bir soğuk algınlığında dahi antibiyotikleri kullanmaya devam edersek sonumuz bu kıyamet senaryosundan öteye gidemeyecek.
Aslında buna kıyamet senaryosu değil de bir bakımdan tarihin tekerrür etmesi de diyebiliriz. Neden mi? Aslında antibiyotikler bulunmadan önce de dünya böyle bir yerdi. Basit enfeksiyonlar salgınlara dönüşür ve milyonlarca kişiyi öldürürdü. Ta ki Alexander Fleming penisilini keşfedene kadar.
Penisilinin keşfi sonrasında ölümler azaldı, verem öldürücü hastalık sınıfından çıktı, veba salgınları sonra erdi. İnsan ömrü en az 10 yıl uzadı. Bu eşsiz buluşu ile Nobel ödülüne layık görüldü.
İnsanlar enfeksiyonların bittiğini ve artık yeni bir çağa geçildiğini düşündü. Ancak bu hayal fazla uzun sürmedi. Bakteriler evrimsel dönüşümler geçirdi ve silahlarımız işe yaramamaya başladı. 70 yıldan uzun bir süredir süren bu savaşta etkisiz silahlarımızla baş başa kaldık ve yeni arayışlar içine girdik.
Bunca zaman geçmeden önce bile Alexander Fleming bizleri uyarmıştı.
“Penisilin tedavisi ile uğraşan düşüncesiz insan, penisiline direnç gösteren organizma ile enfeksiyona yenik düşen bir kişinin ölümünden manevi olarak sorumludur. Umarım bu kötü durum engellenebilir."
Ancak onu kimse ciddiye almadı. Tıpkı I. Dünya savaşında ölen askerlerin tedavisindeki yanlışlığı fark edip, insanları uyarmasındaki gibi. Günümüzde hala bu durumu ciddiye almayıp bizleri felaketin eşiğine sürükleyen insanlar var. Türkiye'nin de dahil olduğu Güney ülkerinde durum hiç de iç açıcı değil. Özellikle Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada!
Bağışıklık sisteminin yenebileceği basit hastalıklarda antibiyotik kullanılması dirence yol açarak bu enfeksiyonlardan dolayı hayatımızı kaybetmemize yol açacak. Üstelik bu yalnızca insanları değil, hayvanları da ilgilendiren bir durum. Zira veterinerlikte de bilinçsiz şekilde kullanılan antibiyotikler de bu duruma tuz biber katmaktadır.
İlaç firmaları bu durumun farkında değil mi? Neden yeni antibiyotikler geliştirmiyorlar? Sorabilirsiniz. Ancak bu durum düşünüldüğü kadar kolay değil. Yeni bir ilaç geliştirmek onlarca yıl, milyonlarca dolar gerektirirken, direnç oluşturan bakterinin direnç sırrını (plazmitini) diğer bakteri dostlarıyla paylaşması sadece dakikalar alır. Unutulmamalıdır ki evrim daima kazanır.
Ben hasta olmuyorum, antibiyotik de kullanmıyorum demeyin. Diğer insanların oluşturduğu dirençli bakterilere maruz kaldığımız zaman eşit seviyede oluyoruz. Yani komşunuz Mehmet amca, size kilometrelerce uzak olan Nurten teyzenin bile rastgele ilaç kullanması siz "bilinçli" insanı hayatından edebilir.
Zamanda geriye gitmek mümkün olmasa -şimdilik- yeni tedavilerin bulunması, eldeki ilaçların bilinçli kullanılması kıyametimizi birazcık da olsa erteleyebilir.
Tabi o zamana kadar iklim değişikliğinin yol açtığı felaketlerden, yeni pandemilerden, nükleer felaketlerden ölmezsek!
Kaynakça: BBC Health
Yorumlar
Yorum Gönder